22 Ocak 2012 Pazar

...yokluğunla uyandım yine...

Dostulun pençesinde kıvranırken
Benliğini koruyan tüm duyguların.
Bıraktın mutluluklarını bir bir karlar üzerine...

Çaresizliğin ateşiyle can verirken
Tüm umutların.
Sustururdun onları yoklukla büyülenen kelimelerinle...

Buradan çok çok uzak bir yerde
Birileri saldırırken doğrularının üzerine
Durdurdun darbeleri yumuşacık kalbinle...

Şimdi gelebilsem diyorum
Yanında öylece durabilsem sadece.
Ne çok sarmalanırdı bedenim dostluğunun özlemiyle.

Şimdi sen dalgınlıkla tutarken elindeki silahı
Dostluğumu düşünsen ne fayda
Üşür yine ellerin.

Şimdi ne düşlerinde yer var özgür olmaya
Ne de yaşamında.
Şimdi gece nöbetlerinde sana arkadaş yaşanmış sevdaların.
Şimdi kalabalık odalara kapatılmış 4 saatlik uykuların.
Rüyalarında bile yalnız olamadın.
Yemekler anneninki gibi değil bilirim.
Belki de hiç rahat değil baş koyduğun yastığın.
Biliyorum ben iyi gelmez sana içine attıkların.

Şimdi dostuluğunun yanında olabilsem diyorum.
Şimdi sarmalasam kırılgan yüreğini sımsıkı.
Biliyorum üşür yine ellerin.
Kalbine yalnız esintiler götürür.

Sen dinle sadece.
Duyduğun ses bile senin sesin değil.
Sarıl dostluğuna ne olur ve uzan hayallere.
Sayılı ya günler geçer nasılsa.
Şafak doğar karanlığının içinde.

(G. Y.)

Hiç yorum yok: