13 Aralık 2011 Salı

acıtır iyiliğini ellerim

      Benim ellerimdi gördüklerin. Çaresizce güneşe uzanan bulutlardı... Ah rüzgar esse, alsa umutsuz hatıralarımı. Ah dinse bu saçma sızı, sonu gelse sözlerin. Sussan da kirlenmese sevdalarım, sussan da tükenmese ışığım. İttiğin çukurlar hep karanlık. Oysa güneşe uzanırdı seninle ellerim. Bulutlara dolanırdı. Ben şimdi düşüncelerine dalan bir kalp ağrısı gibiyim. Hiç cevabı olmayan "Ya sonra?"larım ben, hiç anlamak istemediğin. Ben şimdi tüm çıplaklığımla yüzündeki utancı alıp gidenim. İttiğin kuyularda çamurlarla giyindim. Kapat gözlerini ne olur. Bedenimde asılı duran bu şey senin çaresizliğin. Görme böyle fedakar halimi. Bir gün nasılsa yıkar onu ümitsizliğim. Akar gider. Sen kapat gözlerini. Benim ellerim uzanır nasılsa güneşe. Bulutlara dolanır. Nasılsa sarmalanır bedenim bembeyaz bir titizlikle... Sen şimdi kapat gözlerini... Acımasın iyiliklerin kalbinde...


...yolun...sonu...

       En çok hakettiği neyse onu yaşıyor insan. Hakettim bende unutulup gitmeyi. Varlığını kabullenmek unutulmak demekti aslında. Adının arkasında saklanmaktı herkezden. Oysa hiçbir zaman bir isim olmadım ben senin için. Sen en çok isimsizliğime inandın. Böyle bitmemeliydi sevgili, sen en çok bunu düşlerken yanıldın. Şimdi ben bir ağaçta düşen sarı bir yaprak gibiyim. Ne kadar ezersen ez beni, varlığım ancak ses olur hayatına. Şimdi gökyüzünden düşen bir yağmur damlası gibi incedir çaresiz bedenim. Sen kaçmaya çalışırken dudağının kenarına iliştim. Şimdi varlığım sabah olunca simidinin yanında içtiğin sıcak çayın buharı, sen bilmesen de dokunacağım yüzüne. Şimdi benim varlığım aslında hiç olmamışlığımın aynası. Ne zaman geçsen karşısına göreceğin senin aynısı varlığım...     
       Sen şimdi suskun ve tutarlı. Yitirdiklerini bilen ama yüzüne vurmasınlar diye hep kaçan çocuk. Her yolun bir sonu vardır ya hani. Öyle öğretilmemiş miydi? Yolun açık olsun sevgili. Sonsuzluğa kadar hiç durmadan kaçabilmendir dileğim. Şimdi sen hızla dönüp koşarken ben izliyorum ya gidişini. Her adımda biraz daha küçülür bedenin ve her adımda biraz daha uzaklaşır bedenimden. Sen şimdi bütün yollar nasılsa hep aynı yöne çıkar sanıyorsun ya. Arkana bakma sakın sevgili. Sen devam et sonsuzluğuna. Çünkü ben artık tanıdığını sandığın kişi değilim. Yolun sonunda yine beni bulmayı düşlerken, attığın her adımda benden ne kadar uzaklaşıyorsun kim bilir? Daha ne kadar gidebilirsin ki?

        Geri dönme sevgili çünkü ben hep burada olacağım. Bıraktığın yerde varlığım kucağımda bekliyor olacağım. Beni ne kadar üzsen de, ne kadar kırılmış olsa da kalbim bir adım bile gidemem varlığından öteye. Sadece izleyebilirim sevgili, yaklaştığını sandığın her adımında benden ne denli uzaklaştığını. Biliyorum sen düşlediğin o yolda bir gün elbet sonsuzluğa dokunacaksın. Biliyorum sen sonsuzluğu bende ararken asıl bensizliğinde bulacaksın. Çünkü güzel bir gülümseyişe aldanmak kadar kolay değildir benimle olmak. Biliyorum unutmak istesen bile bir gün unutamayacaksın beni. Çünkü ben kimin hayatına girsem orada hep kalırım biliyorum. Ben kime dokunsam, kimin kokusunu duysam ben onun adının arkasına saklanırım. Herkes bir isim bulur bana. Kimi zaman bir yağmur damlası, kimi sana sarı ve kuru bir yaprak parçası, ama en çok bekleyen olurum ben. Çünkü gidemem kimseden sevgili. Kaçmayı düşlediğim bir sevgiyi zaten hiç yaşayamam ki. Sen sevgili, kendi hatalarından kaçtığın o yolda bile hep beni görmeyi bekledin. Oysa ben hatalarla gelmedim ki sana. Ben hala o hatanın hiç yapılmadığı yerde bekliyorum gerçeği. Her adımda biraz daha çaresizleşiyor kaçışın. Her adımda bir nefes daha uzaklaşıyor varlığın. Biliyorum her adımda artacak beklentilerin. Sonsuzluk hediyem olsun sana sevgili. Ben gerçeğin kavurucu bu sıcağında gözümü bile kırpmadan izlerken gidişini, sen sonsuz bir ısrarla kaçabilirsin herşeyden şimdi....